Kaş Gezi turu yazımıza hoş geldiniz. Sizleri daha fazla heyecanlandırmadan işte dört günlük Akdeniz gezi turumuzdan hikaye. Pek çok insanın yaz tatilini geçirmek için gittiği yerdir güney sahilleri. Bizim de favori yerlerimizden bir tanesi Akdeniz elbette. Ancak hiç bir zaman şunu anlayamadık.
İnsanlar Akdeniz’e gidip kendini beş yıldızlı otellere kapatıp, sınırsızca ve şuursuzca yiyip içip zamanlarını güneşin altında yatarak harcıyorlar. Kilometrelerce öteden gelip yıllık iznini bir kaç yüz metre karelik bir alanda geçiriyorlar. Sistemin adına “her şey dahil” deniliyor ancak bence bu sistemde yeme içme hariç hiç bir şey dahil değil.
Bu içerikte neler var?
Akdeniz Gezisi İçin Yolculuk Vakti
Aylardan Ağustos ve dört gün sürecek bir Akdeniz gezisi için Bursa’dan Ali, Caner ve Yeliz’in katıldığı beş kişilik bir ekiple yola çıkıyoruz. Rotamızda Antalya, Köprülü Kanyon, Olimpos ve sonrasında Kaş var. Otobüsümüz bizi Antalya otogarına getiriyor. Sürekli yer değiştireceğimiz için bir arabaya ihtiyacımız var.
Ekip kalabalık olduğu için de minibüs kiralamaya karar veriyoruz. Kiraladığımız minibüsle önce Antalya’nın mavi bayraklı plajı Konyaaltı Sahili’ne atıyoruz kendimizi. Sabahın erken saatleri olduğu için sahil oldukça tenha ve deniz pırıl pırıl. Deniz kokusunun eşliğinde kahvaltımızı yapıp sonrasında Köprülü Kanyon’da rafting yapmak üzere Antalya’dan ayrılıyoruz.
Rafting İçin Adres: Köprülü Kanyon
Serik yönüne doğru yol alıp daha sonra Köprülü Kanyon için sola dönüyoruz. Bu noktadan itibaren yaklaşık 40 km boyunca dağ yolunda ilerliyoruz. Yol boyu çam ağaçları, zakkum çiçekleri ve ağustos böcekleri bize eşlik ediyor. Sonunda Köprülü Kanyon’a ulaşıyoruz. Kanyon üzerinde biri kemerli iki adet tarihi köprü bulunuyor. Altından akan berrak suyun kaynağı ise Isparta’dan doğan akarsular.
Akarsunun Köprülü Kanyon’daki kısmına Köprüçay deniliyor. Parkuru daha uzun tutmak için rafting noktasını köprüye yakın bir yerden seçiyoruz. Çayın berrak bir rengi var. Rafting öncesi dayanamayıp kendimizi suya bırakıyoruz. Su oldukça soğuk ama insana ferahlık hissi veriyor. Artık rafting zamanı, sudan çıkıyoruz. Yelekler giyiliyor, kasklar takılıyor ve rehberimiz bize talimatları veriyor. Botumuzu suya indirip kürek çekmeye başlıyoruz. Yeeeeep, Yeeeebaa!!! Daha güçlü, daha güçlü!!!
Buradaki parkur bizim gibi amatör raftingciler için uygun. Çok fazla tehlikeli nokta yok. Ama yine de çok eğleniyoruz. Botumuz küçük şelalerden inerken bunu tekrar tekrar yapmak istiyoruz. Suyun durgunlaştığı noktalarda birbirimizi suya itip şakalaşmaya başlıyoruz. Buz gibi suda yüzmek çok eğlenceli olduğu için herkes suya düşmeye dünden razı. Yaklaşık bir saat süren rafting macerasıdan sonra rafting firması botumuzla beraber bizi tekrar yukarıya çıkarıyor, bu defa karayolundan. Kürek çekmek hepimizi acıktırdı. Şimdi alabalık zamanı.
Gece Konaklama Adresimiz: Olimpos
Köprü üzerinden güneş yavaşca batarken biz de Köprülü Kanyon’dan ayrılıyoruz. Gece Olimpos’a vardığımızda meşhur ağaç evlerde yer olmadığı için başka bir pansiyon’a yerleşiyoruz ve yorgunlukla beraber derin bir uykuya dalıyoruz.
Kaldığımız pansiyon aslında bir evin üst katı ve bir aile tarafından işetiliyor. Kahvaltı öncesi ailenin en küçük üyesi Mustafa gülücükleriyle uykumuzu açıyor. Bize hazırlanan nefis kahvaltıdan sonra Olimpos sahiline doğru adımlıyoruz. Olimpos adını yanındaki Olimpos Dağı’ndan (Tahtalı) alıyor. Bu isimle yaklaşık yirmi adet dağ var günümüzde.
Olimpos’ta yaşam Hellenistik dönemde başlamış ve o günlerden bugüne kadar gelebilmiş bir çok kalıntıyı burada görmek mümkün. Kalıntılar arasından ilerleyip plaja ulaşıyoruz ve tuzlu Akdeniz sularına bırakıyoruz kendimizi. Günümüzü burada geçirip gece Kadir’in Yeri’ndeki ahşaptan yapılan Hangar Bar’da laflıyoruz.
Akdeniz’in Cenneti: Kaş
Ertesi gün erken saatte Olimpos’la vedalaşıp Kaş yollarına düşüyoruz. Olimpos’tan Kaş’a giden sahil yolunda irili ufaklı koylar yol boyu cezbediyor bizi. Kumluca, Finike, Demre derken Kaş’a geliyoruz nihayet. Kaş’a gelince minibüsümüz bize sürpriz yapıyor ve arızalanıyor. Arıza giderildikten sonra beyaz Kaş evleriyle dolu sokaklarda kendimize uygun bir pansiyon buluyoruz ve yerleşiyoruz.
Kaş’daki en güzel aktivitelerden biri yamaç paraşütü. Bu mükemmel doğayı gökyüzünden seyretmek istiyoruz. Üstelik hava da pırıl pırıl. Kendimizi Kaş’ın hemen yanındaki Asas tepesinde buluyoruz. Buradaki manzara heyecan verici. Kıyafetlerimizi giyip bize eşlik eden tecrübeli bir paraşütçüyle beraber tandem atlayış yapıyoruz. Kaş’ın berrak koylarını gökyüzünden izlemesi harika.
Karşıdaki Meis bir Yunan adası ve anlamı Yunanca’da göz. Kaş ile Meis’in uyumunu yukarıdan seyrediyoruz. Kaş semalarında yaklaşık yarım saat süzüldükten sonra eski limana iniş yapıyoruz. Normalde inişler yeni limana yapılıyor ancak Kaş ve Likya Kültür Sanat Festivali olduğu için yeni limanın bulunduğu bölgede inişi engelleyen bir platform var. Festivalin Meis Adası ile ortaklaşa düzenlendiğini de söyleyelim.
Akşam saatlerinde vaktimizi Küçük Çakıl plajında geçirdikten sonra gece festivalde yer alan Yunan ve Türk sanatçıların konserlerine katılıyoruz ve Kaş gezimiz sona eriyor.
Sizlerde bizimle birlikte Gezi Turlarımıza katılmak istiyorsanız, bizi Gezintide1Adam instagram sayfasından takip etmeyi unutmayın. Gezi Turlarımızı buradan sizlere paylaşıp, birlikte etkinlikler kurarak, sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.